uyuyamıyorum
içimde bir hıçkırık gibi birikmişlikler
kalbim acıyor
çığlıklar atıyor
söyleyemediğim tüm kelimeler dizilmiş boğazıma
yerleşmişler
susmak diyorum
lanetli
dayanılmaz kılıyor her şeyi
sessizliğe sığınmak en büyüğü eziyetlerin
gücümün tükenmişliği
sonra anka kuşu
canlandı canlanacak
kelimelerin en anlam bulduğu an
"ne çok acı var."
acılarımızdan ayrılıyoruz
acılarımıza sığınıyoruz
3 Aralık 2016 Cumartesi
5 Ekim 2016 Çarşamba
eylüldü..
eylüldü, yaşanabilecek ayların en güzeli
eylüldü, tüm hüzünlerin beslendiği
eylüldü ve aşktı, sonbaharda
eylüldü ve bütün baharlardı yeni açmış çiçeklerde
eylüldü, ve sonsuzdu
sonsuzluğun adıydı,
eylüldü.
ne değişti?
eylül geldi.
o geldi.
kuşlar uçtu, umut doldu
saatler karıştı, dünyanın en güzel kokusuna
çünkü eylüldü,
kimsesizliğin değil, aidiyetin adıydı
hiçbir yerin her yer olmasıydı
evet, eylüldü
ayrılık değildi ama tutunmaktı,
insanlara değil, insana
eylüldü, aşkın adı
sonra dolunaydı, olabileceklerin en güzeliydi
eylüldü...
eylüldü ve anlamdı
yarının anlamıydı
umuduydu
söylenmemiş bütün şarkılardı
yazılmamış bütün şiirlerdi, eylüldü
ruhun diliydi
hayatın adıydı, eylüldü
gidilmemiş yerlerdi,
basılmamış topraklardı
görülmemiş tüm güzelliklerdi
yapılmayanların umuduydu
ve eylüldü
aşkın adıydı
yeni bir alfabenin ilk harfiydi
sevmenin tanımıydı
eylüldü
hüznün diğer adıydı
ve aşktı...
eylüldü, yaşanabilecek ayların en güzeli
eylüldü, tüm hüzünlerin beslendiği
eylüldü ve aşktı, sonbaharda
eylüldü ve bütün baharlardı yeni açmış çiçeklerde
eylüldü, ve sonsuzdu
sonsuzluğun adıydı,
eylüldü.
ne değişti?
eylül geldi.
o geldi.
kuşlar uçtu, umut doldu
saatler karıştı, dünyanın en güzel kokusuna
çünkü eylüldü,
kimsesizliğin değil, aidiyetin adıydı
hiçbir yerin her yer olmasıydı
evet, eylüldü
ayrılık değildi ama tutunmaktı,
insanlara değil, insana
eylüldü, aşkın adı
sonra dolunaydı, olabileceklerin en güzeliydi
eylüldü...
eylüldü ve anlamdı
yarının anlamıydı
umuduydu
söylenmemiş bütün şarkılardı
yazılmamış bütün şiirlerdi, eylüldü
ruhun diliydi
hayatın adıydı, eylüldü
gidilmemiş yerlerdi,
basılmamış topraklardı
görülmemiş tüm güzelliklerdi
yapılmayanların umuduydu
ve eylüldü
aşkın adıydı
yeni bir alfabenin ilk harfiydi
sevmenin tanımıydı
eylüldü
hüznün diğer adıydı
ve aşktı...
günlerden bezelye
temmuzun bezelyesi
haftada 7 gün var ve 7 gün seni düşüneceğim ama en çok bezelye geceleri
senin ona yazdığın şiirleri okuyarak aşık olmuşum sana demiştim
yalan değil, aşksa en derininden
ama o'na mı gerçekten?
çok dramatikleşmişim!
bugün günlerden bezelye
bu şehir ikimizi yan yana gördü
dolunay arkadan bizi takip etti sessizce
şehirlere bombalar yağdı, zaman izafi
darbeyi de gördü bu şehir seni benim yanımda da
çaya bir şeker atıyormuşsun(büyük bardağa 3müş birkaç gün sonra öğrendim)
bunun şerefine, sana karali
gözlerimizle konuşuruz diyememek içimden sana bir borç
ellerimizle hissederiz belki, başka bezelye geceleri
babama benziyorsun.
sana kelimelerin yettiği en büyük anlamı verdim
babama benziyorsun ve bu seni içimde daha fazla ben yapıyor
diyorum ki: geç değil
hayat var yaşanabilir
aşk da var mı?
sen kalacak mısın peki?
bütün bezelye geceleri biz olalım mı?
birbirimize bezelye gecelerimizi armağan edelim
kafiyeden anlamıyorum
kalbimi biliyorum bi
seni yazmak istedi özgürce
masumiyet dedin, senin gözlerin bendeyken başka şeyi düşünmek en büyük ihanet
peki ya merhamet?
sıcak baksana bana
o yavru kediyi beraber besleyelim
çok korkarım hayvanlardan
ama bezelye geceleri korkmam
seninle bir kedi bile besleyebilirim
yeter ki canım canına değsin
kalbim kalbinde attı çünkü
tüm hücrelerim acıdı
2 kere söyledin ismini
gözlerini de kaçırdın, sessiz birer özürdü belki
ya çocukluğun?
yapalım mı?
tabi ki yapalım...
o hayalini kurduklarını
o hayalini kurduklarımı
dağın arkasına da taşınalım
yalnızlık mı özlemin?
söz, odanda rahatsız etmeyeceğim seni
fakat kalbini ziyaret edebilirim.
tutamadım kendimi, sana seni anlatamadığım tüm bezelye gecelerine borcum olsun
ama dolunay vardı
ay ikiye bölündü mü sence kıskançlıktan ?
haberi olsa mı dersin?
belki
daha çok sen varsın içinde
güzellikler herkesin olsun
zaten iyilikte gözümüz yok
biz, biz olalım yetmez mi?
bence kafi
çirkinliklerim de var içimde dedim
hatta kötüye daha yakın hissediyorum
niye?
belki de vicdan rahatlatıyorum
sahi vicdansız insan olur muymuş?
peki ya merhametsiz?
sen bana bir bak yine gözlerini kaçırmadan
söz en masumunu yaşatacağım insanlığın
gözlerine saklayacağım
bezelye gecesinden, dolunaylı bir bezelye gecesinden ve akşam 9'dan bahsedeceğim sana
izafi olacağız yaşadıklarımızla
belkilerimiz gerçek olacak
en azından birbirimizin hayatlarına dokunacağız
tüm güzel ve çirkin şeylerden bahsedeceğiz
çirkinliklerin endişesini taşıyacağız
belki de tatmin olacak ruhlarımız
ah! ruh dememeliyim
coşkum dinmiyor
saatlerce yazabilirim
dolunaylı bir bezelye gecesi
kalbine dokunabilirim?
yalnız mısın?
peki... orda mısın?
21 Eylül 2016 Çarşamba
her şey ne kadar da çok değişti!
sevmelerin rengi değişti. gülümsemeler alengirli bakışlarla gölgelendi.
şarkıların da tadı tuzu gitti, fazlası tansiyonumuzu çıkarıyor zira artık
isyan edişlerimiz bile değişti, insanlar değil klavyeler dillendi. ne büyük icraat şu teknoloji!
el yazısıyla ruhumuzu bıraktığımız yazılar da gitti.
fotoğraf karelerimiz değişti, zaten hepsini yanımıza alamıyorduk.
bakışlarımız değişti, gözlerdeki anlam neredeyse yitti.
ilk aşklar itinayla "like"landı, ne gerek vardı zaten mektuplar yakılmak içindi!
kitaplar raflara kalktı, yerini DVD'lere bıraktı
en büyük etkinlik "izlemek", en büyük korku "izlenmek" oldu
herkes hayatına herkesi aldı, "hiç kimse" bir anda "herkes" oldu
anlamlar gitti, kardeşlik bitti
ortalık dökülen kanla ısınır oldu
profiller karardı, vicdanlar aklandı!
insanlık insana kavuşamaz oldu.
dağlar mı? tüneller birleştirdi.
hiç bir şeyimiz yok, duble yollarımız var neyse ki...
sevmelerin rengi değişti. gülümsemeler alengirli bakışlarla gölgelendi.
şarkıların da tadı tuzu gitti, fazlası tansiyonumuzu çıkarıyor zira artık
isyan edişlerimiz bile değişti, insanlar değil klavyeler dillendi. ne büyük icraat şu teknoloji!
el yazısıyla ruhumuzu bıraktığımız yazılar da gitti.
fotoğraf karelerimiz değişti, zaten hepsini yanımıza alamıyorduk.
bakışlarımız değişti, gözlerdeki anlam neredeyse yitti.
ilk aşklar itinayla "like"landı, ne gerek vardı zaten mektuplar yakılmak içindi!
kitaplar raflara kalktı, yerini DVD'lere bıraktı
en büyük etkinlik "izlemek", en büyük korku "izlenmek" oldu
herkes hayatına herkesi aldı, "hiç kimse" bir anda "herkes" oldu
anlamlar gitti, kardeşlik bitti
ortalık dökülen kanla ısınır oldu
profiller karardı, vicdanlar aklandı!
insanlık insana kavuşamaz oldu.
dağlar mı? tüneller birleştirdi.
hiç bir şeyimiz yok, duble yollarımız var neyse ki...
20 Eylül 2016 Salı
şimdilerde, yani bir eylül gecesinde
en güzel şey ne biliyor musunuz?
sebepsiz hüzünlere sahip olmak.
hüzün o kadar derin ve tamamlanmış bir duygu ki, isim koymaya gerek bile duymuyorum
ama derseniz ki bir şeye ada bu geceyi, dolunaya ve bezelyeye adıyorum.
her baktığımda büyüleniyorum, her şeyi unutuyorum, hüzünlerimi hatırlıyorum
dolunayın gücüyle doluyorum
unutma işini çok iyi yapıyorum
kendimi pek sevmiyorum ama çokça değer veriyorum
hayatı yaşamayı becerebildiğimi düşünemiyorum
sıkça, fazlasıyla eksik ve yetersiz hissediyorum
içimdeki benle, olmak istediğimle, olduğumla, olmam beklenenle süreli kavga ediyorum
eğer okuyorsanız, belli ki bencilce sizi de ortak ediyorum
insanlık savaşı veriyorum tarihle, bugünle, olaylarla, olgularla
insanlık diyorum ya hani, ben insan mıyım peki?
ya da yeterince insan olabilmiş miyim?
düşünmek mi insanlık, neyi düşünmek peki?
düşünenin ezildiği yargılandığı bu toplumda neyi düşünmek daha yaşanır ya da insan kılıyor bizi?
ne demek yahu bu insan dedikleri?
yine insanlarla ve insanlıkla boğuluyorum.
ne düzeltecek bizi, ne yaşayacağız bilmiyorum.
ama ruhumuz olduğu sürece ve yeterince sevebilirsek tüm insanlar adına düzelebiliriz, bunu biliyorum.
en güzel şey ne biliyor musunuz?
sebepsiz hüzünlere sahip olmak.
hüzün o kadar derin ve tamamlanmış bir duygu ki, isim koymaya gerek bile duymuyorum
ama derseniz ki bir şeye ada bu geceyi, dolunaya ve bezelyeye adıyorum.
her baktığımda büyüleniyorum, her şeyi unutuyorum, hüzünlerimi hatırlıyorum
dolunayın gücüyle doluyorum
unutma işini çok iyi yapıyorum
kendimi pek sevmiyorum ama çokça değer veriyorum
hayatı yaşamayı becerebildiğimi düşünemiyorum
sıkça, fazlasıyla eksik ve yetersiz hissediyorum
içimdeki benle, olmak istediğimle, olduğumla, olmam beklenenle süreli kavga ediyorum
eğer okuyorsanız, belli ki bencilce sizi de ortak ediyorum
insanlık savaşı veriyorum tarihle, bugünle, olaylarla, olgularla
insanlık diyorum ya hani, ben insan mıyım peki?
ya da yeterince insan olabilmiş miyim?
düşünmek mi insanlık, neyi düşünmek peki?
düşünenin ezildiği yargılandığı bu toplumda neyi düşünmek daha yaşanır ya da insan kılıyor bizi?
ne demek yahu bu insan dedikleri?
yine insanlarla ve insanlıkla boğuluyorum.
ne düzeltecek bizi, ne yaşayacağız bilmiyorum.
ama ruhumuz olduğu sürece ve yeterince sevebilirsek tüm insanlar adına düzelebiliriz, bunu biliyorum.
bezelye ve limon şerefine...
hadi bugünü eylülün 19u varsayalım. çünkü tarihe geçti o gün. bu da kanıtı olsun.
bezelye ve limon şerefine, sevgi, umut ve sonsuzluk günü...
bugün inandıklarımızın ve inanmadıklarımızın yanına sevgiyi de koyalım ama ona koşulsuz inanalım. çünkü sevgimiz sonsuz. seviliyorsak eğer ve sevebiliyorsak yıldıramaz kimse, gücümüz sonsuz.
bugün başlangıcı olsun yeni hayatımızın, mutlu olmayı beceremediysek de öyleymiş gibi yapalım. gökten mutluluğu çalalım. yarınların umudu olalım. bugün biz hayatımızın geri kalanında gülmeyi seçelim. o kadar içten gülelim ki, gülmek bulaşıcı olsun. mutluluğu bulaştıralım bize bakanlara gözlerimizle. hiç bitmeyecekmişçesine yaşayalım hayatı ve sevmeyi yaşayalım.
bugünle birlikte ruhumuzu besleyelim. o bize lazım. ruhumuzun sevmediklerinden uzak duralım, sevdiklerine sarılalım, hiç bırakmayalım. biz bugün, yani 19unda eylülün ruhumuz için yaşamaya başlayalım. umut etmekten de korkmayalım, sevmekten de hatta sevgisizlikten de korkmayalım. çünkü sevgi bağımlılık yapar. bir kere tattıysak o güzel duyguyu ruhumuz sevgi arar...
bezelye ve limon şerefine, sevgi, umut ve sonsuzluk günü...
bugün inandıklarımızın ve inanmadıklarımızın yanına sevgiyi de koyalım ama ona koşulsuz inanalım. çünkü sevgimiz sonsuz. seviliyorsak eğer ve sevebiliyorsak yıldıramaz kimse, gücümüz sonsuz.
bugün başlangıcı olsun yeni hayatımızın, mutlu olmayı beceremediysek de öyleymiş gibi yapalım. gökten mutluluğu çalalım. yarınların umudu olalım. bugün biz hayatımızın geri kalanında gülmeyi seçelim. o kadar içten gülelim ki, gülmek bulaşıcı olsun. mutluluğu bulaştıralım bize bakanlara gözlerimizle. hiç bitmeyecekmişçesine yaşayalım hayatı ve sevmeyi yaşayalım.
bugünle birlikte ruhumuzu besleyelim. o bize lazım. ruhumuzun sevmediklerinden uzak duralım, sevdiklerine sarılalım, hiç bırakmayalım. biz bugün, yani 19unda eylülün ruhumuz için yaşamaya başlayalım. umut etmekten de korkmayalım, sevmekten de hatta sevgisizlikten de korkmayalım. çünkü sevgi bağımlılık yapar. bir kere tattıysak o güzel duyguyu ruhumuz sevgi arar...
18 Eylül 2016 Pazar
güneşe yazmışlar
aya, ağaca, palyaçoya bile şiir yazmışlar
çok da güzel yazmışlar
ama konumuz o değil
kimse yazmamış bezelyeye
ben yazıyorum
adına şiir yazılmamış her şey adına
herkes adına
her şeyin adı olarak
bezelyeye yazıyorum
mevsimi yok, sevmelerimiz gibi
ne zaman istesek seviyoruz, marifetmiş gibi
sonra kapatıyoruz sevdiklerimizi
birbirine benzetiyoruz tüm sevmelerimizi
bezelyelere yaptığımızı yapıyoruz işte
üstelik yoklarmış gibi de davranıyoruz
tüm eski güzel sevmeler gibi
market raflarında yerini alıyor
kanıt olarak tuttuğumuz resimler sevmelerimize
bezelye gibi
ah! insan olan insana o kadar benziyor ki bezelye
içini açınca tüm duygular yuvarlanıyor
önce ayıklıyoruz, ayırıyoruz kenara
okşuyoruz hatta, sevgi bile gösteriyoruz
tüm insanları tanırken yaptığımız gibi
en dirilerini seçiyoruz en güzellerini
sonra....
ya ateşe atıyoruz bezelye gibi
ya donduruyoruz
en nihayetinde öldürüyoruz bezelyeyi de
insanlar gibi...
aya, ağaca, palyaçoya bile şiir yazmışlar
çok da güzel yazmışlar
ama konumuz o değil
kimse yazmamış bezelyeye
ben yazıyorum
adına şiir yazılmamış her şey adına
herkes adına
her şeyin adı olarak
bezelyeye yazıyorum
mevsimi yok, sevmelerimiz gibi
ne zaman istesek seviyoruz, marifetmiş gibi
sonra kapatıyoruz sevdiklerimizi
birbirine benzetiyoruz tüm sevmelerimizi
bezelyelere yaptığımızı yapıyoruz işte
üstelik yoklarmış gibi de davranıyoruz
tüm eski güzel sevmeler gibi
market raflarında yerini alıyor
kanıt olarak tuttuğumuz resimler sevmelerimize
bezelye gibi
ah! insan olan insana o kadar benziyor ki bezelye
içini açınca tüm duygular yuvarlanıyor
önce ayıklıyoruz, ayırıyoruz kenara
okşuyoruz hatta, sevgi bile gösteriyoruz
tüm insanları tanırken yaptığımız gibi
en dirilerini seçiyoruz en güzellerini
sonra....
ya ateşe atıyoruz bezelye gibi
ya donduruyoruz
en nihayetinde öldürüyoruz bezelyeyi de
insanlar gibi...
kağıda kaleme düşkünlüğümü bilen bilir. küçük yaşta bağlandık birbirimize. beni kendimi yazarak ifade etmeye ne itti bilemiyorum. belki de içimdeki sanatçı başka bir dalda tutunamayacağını çok erken fark etti. öylece bağlanıverdik kağıda kaleme, çok sevdik birbirimizi. ya da bilmiyorum ben çok sevdim.
çok suskun bir insan değilimdir aslında ama kendimi açmam kimseye, elimde değil söylediklerim söyleyemediklerimin yanında hiç. yani sözlerin yetmediği yerde, çoğu zaman her yerde, yazıyorum. herkesle her şeyi paylaşmayı, konuşmayı sevmiyorum. beni anlamayacağını düşündüğüm insanlara kendimi anlatmaktan da sıklıkla kaçınıyorum. eh burası da biraz farklı geliyor bana. kendimi kendime sakladığım defterlerimde anlatmaya o kadar alışmışım ki! ama alışacağım, bir şeyleri yapmak istiyorsam, sonuçlarını görmek istiyorsam yapmalıyım.
çok farklı bir şekilde başlamıştım bezelyeler için yani :D ama farklı gelişti.
her şeyi herkesle konuşmayı sevmiyorum dedim ya çoğu tepkimi de içime atıyorum o yüzden ama burası benim dünyamsa isyan da edeceğim. 2-3 gündür herkes tepkisini dile getiriyor. çok fazla örneği var tabi kadına tacizin. çok fazla sonucu var. son olarak okuduğum kadarıyla kıyafeti sebebiyle, ki şort giymiş bir hemşire, kendini bilmez bir hadsiz tarafından şiddete maruz kalmış. yanlışım olabilir. ama kimse de destek olmamış. bu zihniyetlere ben adam diyemeyeceğim, üzgünüm! ve bugün olaydan sonda mahkemeye çıkan sanık serbest bırakılmış.
bloğu açarken bezelyelerden güç alırken dedim ki herkese saygılıyız biz, tüm insanlara, insan olmayanlara ama ruhu olan her şeye. bu davranışlara bile saygılıyım ben neden biz sebep olduk. bizim toplumumuzun bir yansıması bunlar. insanların sıklıkla sığındığı o "din"i yanlış anlaması. sadece işine gelenleri uygulaması. her şeyin temelinde olması gereken saygıdan yoksun bireyler yetişmesi, yetiştirilmesi, insan sevgisinin aşılanmaması, kör zihinler ve daha nicesi.
babam hep der ki her şey olun ama en önemlisi vicdanlı olun kızım. vicdan çok önemli.
evet, inancımız olabilir olmayabilir. her şeye tapabiliriz bu bizim seçimimiz ve özgürlüğümüz. ama vicdanımız yoksa insan olamayız. vicdanımız yoksa insanca yaşayamayız.
yine nereden nereye geldim, acemiliğime verin. evet bu olayda sanığa diyecek kelime bulamıyorum. onu yargılayan adalete de, ileride o adaletin emrinde çalışacağım için kendime de... evet bilinçliyiz diyoruz çoğumuz, okuyoruz doğruyu yanlışı tahlil edebiliyoruz. fakat gördüğümüz üzere bu topluma bu yetmiyor. insanlarımız eğitimsizliğin yanı sıra kalpsiz. isyan ederek her olaydan sonra lanetleyerek düzeltemeyiz bunu. saygıyı öğretmeliyiz, göstermeliyiz. orada o kadına sadece sanık saygısızlık etmemiş, yaptıklarını cezasız bırakan adalet, her şeyden öte devlet saygısızlık etmiş. biz etmişiz. savaşmamız gereken bu.
insana, insan olduğu için değer vermeliyiz. insanı, insan olduğu için korumalıyız. yahu bütün maddi değerler bir yana ne üstünlüğümüz var birbirimizden? bunu kabul etmeliyiz. bana birisi demiş kim bilmiyorum iman çok önemli allah imansızlıktan korusun diye. ondan öte, vicdan çok önemli. allah vicdansızdan korusun!
çok suskun bir insan değilimdir aslında ama kendimi açmam kimseye, elimde değil söylediklerim söyleyemediklerimin yanında hiç. yani sözlerin yetmediği yerde, çoğu zaman her yerde, yazıyorum. herkesle her şeyi paylaşmayı, konuşmayı sevmiyorum. beni anlamayacağını düşündüğüm insanlara kendimi anlatmaktan da sıklıkla kaçınıyorum. eh burası da biraz farklı geliyor bana. kendimi kendime sakladığım defterlerimde anlatmaya o kadar alışmışım ki! ama alışacağım, bir şeyleri yapmak istiyorsam, sonuçlarını görmek istiyorsam yapmalıyım.
çok farklı bir şekilde başlamıştım bezelyeler için yani :D ama farklı gelişti.
her şeyi herkesle konuşmayı sevmiyorum dedim ya çoğu tepkimi de içime atıyorum o yüzden ama burası benim dünyamsa isyan da edeceğim. 2-3 gündür herkes tepkisini dile getiriyor. çok fazla örneği var tabi kadına tacizin. çok fazla sonucu var. son olarak okuduğum kadarıyla kıyafeti sebebiyle, ki şort giymiş bir hemşire, kendini bilmez bir hadsiz tarafından şiddete maruz kalmış. yanlışım olabilir. ama kimse de destek olmamış. bu zihniyetlere ben adam diyemeyeceğim, üzgünüm! ve bugün olaydan sonda mahkemeye çıkan sanık serbest bırakılmış.
bloğu açarken bezelyelerden güç alırken dedim ki herkese saygılıyız biz, tüm insanlara, insan olmayanlara ama ruhu olan her şeye. bu davranışlara bile saygılıyım ben neden biz sebep olduk. bizim toplumumuzun bir yansıması bunlar. insanların sıklıkla sığındığı o "din"i yanlış anlaması. sadece işine gelenleri uygulaması. her şeyin temelinde olması gereken saygıdan yoksun bireyler yetişmesi, yetiştirilmesi, insan sevgisinin aşılanmaması, kör zihinler ve daha nicesi.
babam hep der ki her şey olun ama en önemlisi vicdanlı olun kızım. vicdan çok önemli.
evet, inancımız olabilir olmayabilir. her şeye tapabiliriz bu bizim seçimimiz ve özgürlüğümüz. ama vicdanımız yoksa insan olamayız. vicdanımız yoksa insanca yaşayamayız.
yine nereden nereye geldim, acemiliğime verin. evet bu olayda sanığa diyecek kelime bulamıyorum. onu yargılayan adalete de, ileride o adaletin emrinde çalışacağım için kendime de... evet bilinçliyiz diyoruz çoğumuz, okuyoruz doğruyu yanlışı tahlil edebiliyoruz. fakat gördüğümüz üzere bu topluma bu yetmiyor. insanlarımız eğitimsizliğin yanı sıra kalpsiz. isyan ederek her olaydan sonra lanetleyerek düzeltemeyiz bunu. saygıyı öğretmeliyiz, göstermeliyiz. orada o kadına sadece sanık saygısızlık etmemiş, yaptıklarını cezasız bırakan adalet, her şeyden öte devlet saygısızlık etmiş. biz etmişiz. savaşmamız gereken bu.
insana, insan olduğu için değer vermeliyiz. insanı, insan olduğu için korumalıyız. yahu bütün maddi değerler bir yana ne üstünlüğümüz var birbirimizden? bunu kabul etmeliyiz. bana birisi demiş kim bilmiyorum iman çok önemli allah imansızlıktan korusun diye. ondan öte, vicdan çok önemli. allah vicdansızdan korusun!
26 Ağustos 2016 Cuma
şimdi diyeceksiniz manyak mı bu kız? tabi rastlarsanız bir gün bir yerde bir bezelyeye... nedir bu bezelye takıntısı değil mi? anlattım aslında her şey adına bezelye. hayatlarımızda hiçbir anlam ifade etmeyen bu bezelye anlam kazansa ne olur ki? her somut şey adına, her şey adına, ismini koyabildiğimiz, koyamadığımız, sınıflandıramadığımız, seçemediğimiz, biçemediğimiz her şeye bezelye desek mesela? nedir diğer kelimeleri ondan anlamlı kılan ? eşitlik diyoruz ya biz felsefemizin adına, kelimelerde de eşitlik var kafamızda. o yüzden ezilen tüm bezelyeler adına.
ismini koyamadığım her şey için bezelyeden yardım alacağım. başlıyoruz bezelye. hoş geldiniz...
ismini koyamadığım her şey için bezelyeden yardım alacağım. başlıyoruz bezelye. hoş geldiniz...
merhaba bezelyeler, hepinize kocaman merhaba.
büyük harf yok dünyamızda. büyük hiçbir şeye yer yok. eşitlik var, kardeşlik var, hepimiz de aynı dili konuşuyoruz, kimse yabancı değil bize baksanıza! kapana kısılmış bütün fikirleri kurtarıyoruz, ezilmişleri, bıkmışları, üzülenlerle beraber üzülüyoruz. evet olumsuzluk yok aramızda ama ruhumuz var. özgür ruhlarız biz hepimiz. kararlarımızda art niyet yok. dünyayı güzellik kurtaracak demişler ya, inanın biz çok güzeliz. ama acılarımız da var içimizde hep birlikte sarıyoruz onları da çünkü başkası yok içimizde. biz herkesiz.
kimseye taşıyamayacağı yükler de vermiyoruz. sevmeyi seviyoruz çünkü. var mı sevmek kadar yücesi, hem de bir bezelyeyi?
katılsanıza siz de bize, hem biz çoğalarak büyüyoruz. çok da güzel oluyoruz!
büyük harf yok dünyamızda. büyük hiçbir şeye yer yok. eşitlik var, kardeşlik var, hepimiz de aynı dili konuşuyoruz, kimse yabancı değil bize baksanıza! kapana kısılmış bütün fikirleri kurtarıyoruz, ezilmişleri, bıkmışları, üzülenlerle beraber üzülüyoruz. evet olumsuzluk yok aramızda ama ruhumuz var. özgür ruhlarız biz hepimiz. kararlarımızda art niyet yok. dünyayı güzellik kurtaracak demişler ya, inanın biz çok güzeliz. ama acılarımız da var içimizde hep birlikte sarıyoruz onları da çünkü başkası yok içimizde. biz herkesiz.
kimseye taşıyamayacağı yükler de vermiyoruz. sevmeyi seviyoruz çünkü. var mı sevmek kadar yücesi, hem de bir bezelyeyi?
katılsanıza siz de bize, hem biz çoğalarak büyüyoruz. çok da güzel oluyoruz!
Ne mi demek bezelye?
her anlama gelmeyen ama bi anlamı da olmayan sadece bir şeyin adı olan bezelye.
her şeyin hiçbir şey kadar mümkün olduğu bir gece zihnimi kasıp kavurdu bezelye. evim dediğim yerde masaya koyduğum ilk yemek bezelye. yeşil olan her şey gibi güzeller güzeli bezelye. ne kadar da çok bezelye...
ah, bir de o gece; bezelye belki de toprağa kafa tutup çıktığından beri ilk kez o kadar çok kez her şeyi anlatmıştı.
bu hakkı her şeye vermeli değil mi? adı kalem olan varlıklar biraz daha şanslı. hatta bazı coğrafyalarda adı insan olanlardan daha şanslı. adı insan olanların ömrü var, sınırlı. ruhu olanlar bir yana... adı kalem olanlar adı kağıt olanlarla birleşirse bir de yazmak fiili sonsuzluk oluverir.
bezelyeyle ne mi ilgisi var?
şu an bezelye, adı insan olan çoğu şeyden daha ölümsüz.
şu an bezelye adı insan olan çoğu şeyden daha anlamlı.
o yüzden adını koyabildiğimiz her şey ve koyamadığımız her şey aslında içimizde bezelye.
zihnimi ziyaret ettiğin için teşekkürler bezelye!
her anlama gelmeyen ama bi anlamı da olmayan sadece bir şeyin adı olan bezelye.
her şeyin hiçbir şey kadar mümkün olduğu bir gece zihnimi kasıp kavurdu bezelye. evim dediğim yerde masaya koyduğum ilk yemek bezelye. yeşil olan her şey gibi güzeller güzeli bezelye. ne kadar da çok bezelye...
ah, bir de o gece; bezelye belki de toprağa kafa tutup çıktığından beri ilk kez o kadar çok kez her şeyi anlatmıştı.
bu hakkı her şeye vermeli değil mi? adı kalem olan varlıklar biraz daha şanslı. hatta bazı coğrafyalarda adı insan olanlardan daha şanslı. adı insan olanların ömrü var, sınırlı. ruhu olanlar bir yana... adı kalem olanlar adı kağıt olanlarla birleşirse bir de yazmak fiili sonsuzluk oluverir.
bezelyeyle ne mi ilgisi var?
şu an bezelye, adı insan olan çoğu şeyden daha ölümsüz.
şu an bezelye adı insan olan çoğu şeyden daha anlamlı.
o yüzden adını koyabildiğimiz her şey ve koyamadığımız her şey aslında içimizde bezelye.
zihnimi ziyaret ettiğin için teşekkürler bezelye!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
22/10/2022
Öyle bunaldım ki Neyin öznesi olmak istemiyorsam orada buluyorum kendimi Ne sanmıştım ki Her şey bir anda düzelecek mi Çok yalnız hissediy...
-
Benim çok zamanımı aldı kendini sevmeme olayını aşabilmek. Okudum, yazdım, çizdim sebebini öğrenmek için pek ilerleme kaydedemedim. Sonra ...
-
ben çok güzel kadınlar tanıdım. bakmayın güzel dediğime dışı ruhunun aynası olan kadınlar her güldüklerinde dünyayı aydınlatan kadınlar y...