24 Kasım 2018 Cumartesi

bugün 24 kasım öğretmenler günü. başta annem ve babam olmak üzere tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun demeyeceğim onun yerine -belki de haddim olmayarak- annem ve babam başta olmak üzere tüm öğretmenlerin yaşadıklarının yansımasından bahsedeceğim.
bilen bilir, annem ve babam mesleğine aşık iki sınıf öğretmeni. sanılanın aksine mesaileri de yarım günde, okulda 6 dersle bitmez. herkes öyle midir bilmiyorum ama bizim evimiz ben kendimi bildim bileli okul gibidir. neredeyse hiç, hazırlıksız okula gittiklerini görmedim. öğrencilerin öğrenemediği bir harf onların uykularını kaçırır. hafta sonu ya da sürekli dile getirilen tatillerin(!) bitmesini heyecanla beklerler. neden? hep dahasını öğretmek için. diyeceksiniz seninkiler de abartıyormuş. ben de diyorum zaten ama seviyorlar. işlerinden keyif alıyorlar. en önemlisi de gelecek nesillere, ülkemize, Atatürk'ümüze borçlu hissediyorlar ve çalışıyorlar. hep daha çok çalışıyorlar ve tutkuyla.
nesil giderek kötüye gidiyor diyoruz, hepimiz de farkındayız. böyle olunca gelen her yeni nesile 'öğretmek' daha da zorlaşıyor. çocuklar eve hapsoluyor, okulu koşturacak oynayacak alan olarak görüyor. anne baba sıkılıyor, sabırlar yetmiyor. kaçışı çocuklara telefon, tablet vererek buluyor. okul zamanı gelince de 1 saat zapt edilemeyen çocuklarının; öğretmeni tarafından disipline edilmesini, akademik olarak kusursuz yetiştirilmesini ama çok ödev verilmemesini, öğretmenin asla sesini yükseltmemesini, çocuklarıyla hep ilgilenmesini, arkadaşlık kuramayan çocuklarına arkadaş bulunmasını, kendi çocukları söz konusu olunca diğerlerinin görmezden gelinmesini ve daha bir sürü şeyi bekliyorlar. hiç kimsenin çocuğu problemli değil tabiki.
annem de babam da yaklaşık 30 yıla yakın meslek hayatlarında 1000e yakın öğrenciye dokunmuştur. tüm enerjileriyle. dertlerini dert edinmiş, velileriyle ayrı, öğrencilerle ayrı ilgilenmiştir. onlara gelen hiçbir problemi çözümsüz bırakmamış, eksik gördükleri yerleri tamamlamış, fazlaları törpülemiş, yeniliklerden asla kaçmamış hatta neredeyse 24 saat mesai yaparak kendilerini her zaman güncellemişlerdir. bunlar fazla veya abartı gelebilir fakat gerçek bu.
"3 ay tatil oh yatıyorlar bu öğretmenlere de yaranılmıyor" diyenleri kendileri gibi kusursuz çocuklarla dolu sınıfta 1 saat kalmaya davet ediyorum, yine haddim olmayarak.
ben öğretmen değilim. annem ve babam kadar sabırlı, sevecen, merhametli de değilim. ama görebiliyorum ve hakkı olana hakkını vermeli. bu meslek herkesin yapabileceği bir meslek olamayacak kadar zor ve üzerinde yersiz tartışmaların yaşanamayacağı kadar yücedir. şu anda veya gelecekte başardığımız her şeyi de onlara borçluyuz. yılın 1 günü kutlanmaktansa saygı duymayı, daha anlayışlı olmaya çalışmayı ve destek olmayı da onlara borçluyuz.  
başta bana okumayı yazmayı öğreten anneciğime, işini büyük bir özveri ve istekle yaparak bize iş ahlakının ne olması gerektiğini öğreten babacığıma, tüm eğitim hayatım boyunca hayatıma dokunan ve emek veren öğretmenlerime, işini hakkıyla yapan, kendini geleceğe ışık olmaya adayan tüm öğretmenlerimize ve biz olmamızı sağlayan başöğretmenimiz Atatürk'e teşekkür ediyorum.

22/10/2022

  Öyle bunaldım ki Neyin öznesi olmak istemiyorsam orada buluyorum kendimi Ne sanmıştım ki Her şey bir anda düzelecek mi Çok yalnız hissediy...