12 Ekim 2017 Perşembe

yine kafamdaki sesleri susturamadığım, onlar yüzünden kendimi bile duyamadığım bir gecedeyiz. fazla melankolik. kendimden ödün vermelerimin altında eğiliyorum yavaşça hiçliğe çekiliyorum. sevdiğim herkes için bir şeylerimden vazgeçiyorum. tatmin edemiyorum, tatmin olamıyorum. kendimi susturamıyorum. vicdanıma ne yaparsam yapayım yetemiyorum. baskı. hissettiğim tam olarak bu çevremin beklentileri ve kendi ahlak anlayışımın üzerimde yarattığı baskı. kaç yaşında, hangi konumda olursam olayım kurtulamadığım baskı. moral bozmamak için söylemediğim her kusur için, sustuğum her an için ve alttan aldığım her olay için; içimde kendime karşı yaptığım ve durduramadığım sonrası hep yenildiğim o baskı. ben ben olamamışım o zaman, yanlış. ben kimseye ben gibi olamamışım.
doğru yaşayamıyoruz, doğru. peki nasıl yaşanır ki doğru? ah annecim hem çok mahcubum sana hem de çok kızgın. sevmelerime çok kırgın. sevilmelerime uzak, korkularıma yakın. gidemiyorum da değil mi? kendinden nasıl gider insan? yanlış. kendin olmadın. doğru. yaşatmadın, tanıtmadın. tanıdın mı peki? eksik.
sustuğum ve kendime borçlandığım her saniye, fazla.

16 Ağustos 2017 Çarşamba


yoksun hissediyorum. şu an ki halimin kesin tanımı bu. her şeyden fazlasıyla soyutlanmış, yatağımla bütünleşmiş, beynimi hiçbir şekilde duymadan yaşıyorum. rahatsız mıyım? fazlasıyla. bir şey yapıyor muyum? asla. kendi yoksunluğumda kaybolmam da burada başlıyor.

kendimi kendimden yoksun bırakıyorum. istemsiz değil aslında. kendimle yıllardır barışamıyorum. pek sevemiyorum da. sanırım buna odaklanmaktan öteye gidemiyorum. sürekli kavga içindeyiz. asla değişmiyor. kendimizi kabul edemiyoruz olduğumuz gibi. kendim ve ben. bizden öteye gidemiyorum. ya da gidemiyoruz. biz, bizle kalamıyoruz. asla yetemiyoruz. yetinemiyoruz ve ilerleyemiyoruz. baksanıza! nasıl da tekrara düşüyoruz. yanılırken asla yalpalamıyoruz. ağırlaşamıyoruz. eksiliyoruz. o yüzden olsa gerek yoksunuz. geçmiyor.

kahveyi severek uyandığım güne katlanamayarak devam ediyorum. dinginlik de alamıyorum. aslında mutluyum da. dengesizim de tabi. yeteneklerimden zevklerimden de kopuyorum her geçen gün. okuduğum şiirlerde büyülenemiyorum. göğe daha az bakıyorum. yazamıyorum. okuyamıyorum iletişime de geçmiyorum.

seslere odaklanıyorum. duyduklarımla besleyebiliyorum ruhumu. güzel şeyler istiyorum. sanatla beslenmek istiyorum. sadece ondan tamamen haz alıyorum. sevmek sevilmek hariç.

yeni yerler görmek de değil, insan elinin değdiği her yer birbirine benziyor. özgünlüğünü kaybetmiş tüm ruhlar “sosyalliğinde” boğuluyor. alet ediyorlar her şeyi. harcıyorlar. sevmek sevilmek dahil.

acıyorum biliyor musunuz? hepsine acıyorum. aynada gördüklerini sandıkları yüzlerle yaşamalarına acıyorum. şahide ihtiyaç duymadan gülemeyenlere acıyorum. zihnine o anın hazzını kaydetmek yerine makinelere sığınanlara acıyorum. hepinize ve hepimize acıyorum. dünyanın en güzel duygusu için kanıtlara ihtiyaç duyduğunuz için en çok da.

mutsuzluktaki çan eğrisi umudu gibi yoksunluğunuzu kendiminkiyle kıyaslıyorum. fazlasıyla insanca. insancayı yeni bir değerlendirme türü olarak benimsiyorum. fazlasıyla gerçekçe.

bıraksam mı buraları? yargılamasam keşke, “insan”ları. ya da kendi içimi, içimde boğsam? kendime arkadan baksam. seslerimi duymasam. kimseleri görmesem, biri hariç. 

8 Mart 2017 Çarşamba

ben çok güzel kadınlar tanıdım.
bakmayın güzel dediğime dışı ruhunun aynası olan kadınlar
her güldüklerinde dünyayı aydınlatan kadınlar
yorulmak nedir bilmeyen, fedakarlığı yaşatan kadınlar
öğrendiğini öğreten, her daim kucaklayan, seven, sayan çok güzel kadınlar

ben çok güzel iki kadının ellerinde büyüdüm
birine anne dedim diğeri anne yarısı
anne şefkatiyle sardılar dört bir yanımı
düşecekken kanat açtılar, ama yoluma da çıkmadılar
birinin yetişemediği yerde diğeri koştu
canımdan can oldular

ben sevmeyi çok güzel iki kadından öğrendim
koşulsuz şartsız hesapsız kitapsız sevmeyi
dününü düşünmeden korumayı, kollamayı
her şeyini vermeyi, daima güvenmeyi
çocukluğunu kaybetmeden büyümeyi
keyfince gülmeyi, güldürmeyi
sevdiğini mutlu görünce en mutlu olmayı
çok güzel iki kadından öğrendim

değerli olduğunu bilerek yaşamayı
gücünün kendi ayakların üstünde durmak olduğunu
haksızsan özür dilemeyi
haksızlığa uğrayansan sesini çıkarmayı
yılmamayı, pes etmemeyi, boyun eğmemeyi, hep çalışarak kazanmayı
hak etmediğine el uzatmadan yaşamayı
direnmeyi ve kendine güvenmeyi
kadınlığından asla utanmamayı
çok güzel iki kadından öğrendim

anneliğin nasıl yüce olduğunu
annenin her daim dimdik durduğunu
kadın yaşarsa tüm insanlığın yaşatılacağını
toplumu toplum yapan değerin kadın olduğunu
çok güzel iki kadından öğrendim

gücüm oldular benim
umudum oldular
beni ben yaptılar
örnek oldular, destek oldular
varlıklarıyla güzel yaptılar
ruhu güzel tüm kadınlar gibi
tüm anneler gibi
iyiki varoldular!




19 Ocak 2017 Perşembe

En çok devrik cümlelerimizden devriliyoruz
Birbirimize tutunuyoruz
Birlik olup sürükleniyoruz bu sefer
Hatta abartıyoruz ittiriyoruz birbirimizi
Süreç hızlanıyor

Düşüncelerimizden devriliyoruz
Kanıtlamak istercesine anlatıyoruz
Belki derdimiz bile,
                               biz değiliz

Ruhlarımızın ipini çözemiyoruz
Kördüğüm
İnançlarımızdan ayrılıyoruz
Onlar zayıf
Her gece savaşıyoruz
Tanrıyı andığımız
Belki meydan okuduğumuz
Sonra içimizde küçüklüğümüze güldüğümüz
Kendimizle savaşıyoruz
Birbirimizle savaşıyoruz
Sarılıyoruz
Kelimelerimizden sarılıyoruz
Çünkü neydi?
"Şaire yalan söylenmez"
Şair yalan söylemez

Sıradanlıkta boğuluyoruz
Sıradanlığımızda bizi boğuyoruz
Kaçmaya çalıştıkça daha sert karşılaşıyoruz
Kendimizi ikna etmeye çalışmalarımızı birbirimize anlatıyoruz
İnanıyoruz bir de

Sonrası yok
Hiçbir şeyin "henüz" sonrası yok
Fakat seviyoruz.
Bebek gibi seviyoruz
Her şeyin başında ve sonunda
                                               seviyoruz...
Sevmekle başlıyoruz
Sonra..
Severken dokunuyoruz
Severken savaşıyoruz
Sahi, ne yapıyorduk?
    Sahi,
          birbirimize mi tutunuyoruz?

16 Ocak 2017 Pazartesi

bazı bazı noluyor?
içim dışım öfke doluyor
duygularım alev alıyor
kontrolsüz
o an o gücün sınırı yok
zaten dünyamızda kötüye yorulan hiçbir şeyin sınırı yok
öfke
acayip bişi
hem de nasıl
unutmak her şeyi
kedi yavrularını merhameti
sadece sen kalıyorsun
iyi olanları sana adamalarım
senden borçlanarak yaşamalarım
sonra yine öfke
belki biraz da sana
alev diniyor, güç terk ediyor
bu seferki farklı
ağlamak geliyor
sönecek alev yok
düşünce düğümlerim kördüğüm
bakışlarım körkütük
yine sana
zaten dünyamda sana yorulan hiçbir şeyin sınırı yok
her şey biraz benle sonsuza yakın seninle ilgili
tomris onu yakarken
ne demiş turgut uyar
sonsuz eksi bir
hayatın adıdır bu....

13 Ocak 2017 Cuma

özgürleşemeyen kadınlara...


özgür olduğunu sanıp özgürleşemeyen bütün kadınlara...
evet, istediklerimizi giyiyoruz, okuyoruz belki konuşuyoruz da ama yaşıyor muyuz?
özgürlük ne mesela?
istediğini yapmak mı özgürlük? istediğimiz ne peki? kalıplara sığınmak mı? yoksa kendimizi teselli etmek mi ?
cahil değiliz diyoruz çoğumuz; mesleğimiz de var evet. işte hayallerimiz, planlarımız var. sonu ne bunların peki? sığamıyoruz kendi küçük dünyamızdan taşamıyoruz, çığlıklarımızı içimize akıtıyoruz, korkularımızın bizi ele geçirmesine izin veriyoruz. her şeyi yapabileceğimize inanmak istiyoruz fakat biliyoruz sığındığımızı düşündüğümüz yarınlarda da, şu anda da, ailemizde de, her şeyimizi adadığımız çocuklarımızda da, aşkımızda da tutsağız.
bazen sesimiz çok yüksek çıkacakmış gibi oluyor, kadınız diyoruz! sonra, avunurken bile yetemiyoruz biz kendimize.
güç diyoruz ya hani; olduğumuzu sandığımız modern özgür kadında o güç yok. kendimize tutsağız, kanıt saydığımız o kıyafetlere, boyalara tutsağız, güzel olma tutkumuza tutsağız, kendi metalaştırmalarımıza tutsağız.
düşüncelerimizde, bakışlarımızda, ellerimizde tutsağız.
kadınlığımızda tutsağız.
anneliğimizde tutsağız.
çocuğumuza mutluluğu, ahlakı, saygıyı öğretirken de bu dünyaya tutsağız.
mutlu anlarımızda yaşamaya mecburuz.
acıdan kaçmaya programlı
    ve vazgeçmekte,
        kendinden vazgeçmekte,
            sığınmakta, tutsaklıkta, sanmalarda
                yaşadığımızı sanmalarda ustayız!

22/10/2022

  Öyle bunaldım ki Neyin öznesi olmak istemiyorsam orada buluyorum kendimi Ne sanmıştım ki Her şey bir anda düzelecek mi Çok yalnız hissediy...