21 Eylül 2016 Çarşamba

her şey ne kadar da çok değişti!
sevmelerin rengi değişti. gülümsemeler alengirli bakışlarla gölgelendi.
şarkıların da tadı tuzu gitti, fazlası tansiyonumuzu çıkarıyor zira artık
isyan edişlerimiz bile değişti, insanlar değil klavyeler dillendi. ne büyük icraat şu teknoloji!
el yazısıyla ruhumuzu bıraktığımız yazılar da gitti.
fotoğraf karelerimiz değişti, zaten hepsini yanımıza alamıyorduk.
bakışlarımız değişti, gözlerdeki anlam neredeyse yitti.
ilk aşklar itinayla "like"landı, ne gerek vardı zaten mektuplar yakılmak içindi!
kitaplar raflara kalktı, yerini DVD'lere bıraktı
en büyük etkinlik "izlemek", en büyük korku "izlenmek" oldu
herkes hayatına herkesi aldı, "hiç kimse" bir anda "herkes" oldu
anlamlar gitti, kardeşlik bitti
ortalık dökülen kanla ısınır oldu
profiller karardı, vicdanlar aklandı!
insanlık insana kavuşamaz oldu.
dağlar mı? tüneller birleştirdi.
hiç bir şeyimiz yok, duble yollarımız var neyse ki...

20 Eylül 2016 Salı

şimdilerde, yani bir eylül gecesinde
en güzel şey ne biliyor musunuz?
sebepsiz hüzünlere sahip olmak.
hüzün o kadar derin ve tamamlanmış bir duygu ki, isim koymaya gerek bile duymuyorum
ama derseniz ki bir şeye ada bu geceyi, dolunaya ve bezelyeye adıyorum.
her baktığımda büyüleniyorum, her şeyi unutuyorum, hüzünlerimi hatırlıyorum
dolunayın gücüyle doluyorum
unutma işini çok iyi yapıyorum
kendimi pek sevmiyorum ama çokça değer veriyorum
hayatı yaşamayı becerebildiğimi düşünemiyorum
sıkça, fazlasıyla eksik ve yetersiz hissediyorum
içimdeki benle, olmak istediğimle, olduğumla, olmam beklenenle süreli kavga ediyorum
eğer okuyorsanız, belli ki bencilce sizi de ortak ediyorum
insanlık savaşı veriyorum tarihle, bugünle, olaylarla, olgularla
insanlık diyorum ya hani, ben insan mıyım peki?
ya da yeterince insan olabilmiş miyim?
düşünmek mi insanlık, neyi düşünmek peki?
düşünenin ezildiği yargılandığı bu toplumda neyi düşünmek daha yaşanır ya da insan kılıyor bizi?
ne demek yahu bu insan dedikleri?
yine insanlarla ve insanlıkla boğuluyorum.
ne düzeltecek bizi, ne yaşayacağız bilmiyorum.
ama ruhumuz olduğu sürece ve yeterince sevebilirsek tüm insanlar adına düzelebiliriz, bunu biliyorum.


bezelye ve limon şerefine...

hadi bugünü eylülün 19u varsayalım. çünkü tarihe geçti o gün. bu da kanıtı olsun.
bezelye ve limon şerefine, sevgi, umut ve sonsuzluk günü...
bugün inandıklarımızın ve inanmadıklarımızın yanına sevgiyi de koyalım ama ona koşulsuz inanalım. çünkü sevgimiz sonsuz. seviliyorsak eğer ve sevebiliyorsak yıldıramaz kimse, gücümüz sonsuz.
bugün başlangıcı olsun yeni hayatımızın, mutlu olmayı beceremediysek de öyleymiş gibi yapalım. gökten mutluluğu çalalım. yarınların umudu olalım. bugün biz hayatımızın geri kalanında gülmeyi seçelim. o kadar içten gülelim ki, gülmek bulaşıcı olsun. mutluluğu bulaştıralım bize bakanlara gözlerimizle. hiç bitmeyecekmişçesine yaşayalım hayatı ve sevmeyi yaşayalım.
bugünle birlikte ruhumuzu besleyelim. o bize lazım. ruhumuzun sevmediklerinden uzak duralım, sevdiklerine sarılalım, hiç bırakmayalım. biz bugün, yani 19unda eylülün ruhumuz için yaşamaya başlayalım. umut etmekten de korkmayalım, sevmekten de hatta sevgisizlikten de korkmayalım. çünkü sevgi bağımlılık yapar. bir kere tattıysak o güzel duyguyu ruhumuz sevgi arar...

18 Eylül 2016 Pazar

güneşe yazmışlar
aya, ağaca, palyaçoya bile şiir yazmışlar
çok da güzel yazmışlar
ama konumuz o değil
kimse yazmamış bezelyeye
ben yazıyorum
adına şiir yazılmamış her şey adına
                                      herkes adına
                                          her şeyin adı olarak
                                              bezelyeye yazıyorum

mevsimi yok, sevmelerimiz gibi
ne zaman istesek seviyoruz, marifetmiş gibi
    sonra kapatıyoruz sevdiklerimizi
      birbirine  benzetiyoruz tüm sevmelerimizi
bezelyelere yaptığımızı yapıyoruz işte
üstelik yoklarmış gibi de davranıyoruz
tüm eski güzel sevmeler gibi

market raflarında yerini alıyor
  kanıt olarak tuttuğumuz resimler sevmelerimize
                                                           bezelye gibi
ah! insan olan insana o kadar benziyor ki bezelye
içini açınca tüm duygular yuvarlanıyor
                   önce ayıklıyoruz, ayırıyoruz kenara
                   okşuyoruz hatta, sevgi bile gösteriyoruz
                           tüm insanları tanırken yaptığımız gibi
                           en dirilerini seçiyoruz en güzellerini
   sonra....
       ya ateşe atıyoruz bezelye gibi
        ya donduruyoruz
en nihayetinde öldürüyoruz bezelyeyi de
                                                        insanlar gibi...
kağıda kaleme düşkünlüğümü bilen bilir. küçük yaşta bağlandık birbirimize. beni kendimi yazarak ifade etmeye ne itti bilemiyorum. belki de içimdeki sanatçı başka bir dalda tutunamayacağını çok erken fark etti. öylece bağlanıverdik kağıda kaleme, çok sevdik birbirimizi. ya da bilmiyorum ben çok sevdim.
çok suskun bir insan değilimdir aslında ama kendimi açmam kimseye, elimde değil söylediklerim söyleyemediklerimin yanında hiç. yani sözlerin yetmediği yerde, çoğu zaman her yerde, yazıyorum. herkesle her şeyi paylaşmayı, konuşmayı sevmiyorum. beni anlamayacağını düşündüğüm insanlara kendimi anlatmaktan da sıklıkla kaçınıyorum. eh burası da biraz farklı geliyor bana. kendimi kendime sakladığım defterlerimde anlatmaya o kadar alışmışım ki! ama alışacağım, bir şeyleri yapmak istiyorsam, sonuçlarını görmek istiyorsam yapmalıyım.
çok farklı bir şekilde başlamıştım bezelyeler için yani :D ama farklı gelişti.
her şeyi herkesle konuşmayı sevmiyorum dedim ya çoğu tepkimi de içime atıyorum o yüzden ama burası benim dünyamsa isyan da edeceğim. 2-3 gündür herkes tepkisini dile getiriyor. çok fazla örneği var tabi kadına tacizin. çok fazla sonucu var. son olarak okuduğum kadarıyla kıyafeti sebebiyle, ki şort giymiş bir hemşire, kendini bilmez bir hadsiz tarafından şiddete maruz kalmış. yanlışım olabilir. ama kimse de destek olmamış. bu zihniyetlere ben adam diyemeyeceğim, üzgünüm! ve bugün olaydan sonda mahkemeye çıkan sanık serbest bırakılmış.
bloğu açarken bezelyelerden güç alırken dedim ki herkese saygılıyız biz, tüm insanlara, insan olmayanlara ama ruhu olan her şeye. bu davranışlara bile saygılıyım ben neden biz sebep olduk. bizim toplumumuzun bir yansıması bunlar. insanların sıklıkla sığındığı o "din"i yanlış anlaması. sadece işine gelenleri uygulaması. her şeyin temelinde olması gereken saygıdan yoksun bireyler yetişmesi, yetiştirilmesi, insan sevgisinin aşılanmaması, kör zihinler ve daha nicesi.
babam hep der ki her şey olun ama en önemlisi vicdanlı olun kızım. vicdan çok önemli.
evet, inancımız olabilir olmayabilir. her şeye tapabiliriz bu bizim seçimimiz ve özgürlüğümüz. ama vicdanımız yoksa insan olamayız. vicdanımız yoksa insanca yaşayamayız.
yine nereden nereye geldim, acemiliğime verin. evet bu olayda sanığa diyecek kelime bulamıyorum. onu yargılayan adalete de, ileride o adaletin emrinde çalışacağım için kendime de... evet bilinçliyiz diyoruz çoğumuz, okuyoruz doğruyu yanlışı tahlil edebiliyoruz. fakat gördüğümüz üzere bu topluma bu yetmiyor. insanlarımız eğitimsizliğin yanı sıra kalpsiz. isyan ederek her olaydan sonra lanetleyerek düzeltemeyiz bunu. saygıyı öğretmeliyiz, göstermeliyiz. orada o kadına sadece sanık saygısızlık etmemiş, yaptıklarını cezasız bırakan adalet, her şeyden öte devlet saygısızlık etmiş. biz etmişiz. savaşmamız gereken bu.
insana, insan olduğu için değer vermeliyiz. insanı, insan olduğu için korumalıyız. yahu bütün maddi değerler bir yana ne üstünlüğümüz var birbirimizden? bunu kabul etmeliyiz. bana birisi demiş kim bilmiyorum iman çok önemli allah imansızlıktan korusun diye. ondan öte, vicdan çok önemli. allah vicdansızdan korusun!

22/10/2022

  Öyle bunaldım ki Neyin öznesi olmak istemiyorsam orada buluyorum kendimi Ne sanmıştım ki Her şey bir anda düzelecek mi Çok yalnız hissediy...