11 Ekim 2022 Salı

11/10/22

tam odaklanmış hummalı bir çalışmanın ortasındayken içim beni buraya getirdi. tabi ki itaat ettim. bugün toplumun bize dayattığı, bir süre sonra da zorunluluk olarak hayatımıza yerleştirmeye çalıştığımız şeylerin üzerimizdeki baskısı hakkında düşüneceğim. yediğimiz yemek, uyanma saatimiz, yaşadığımız muhit, alışverişlerimiz daha doğrusu tüketim çılgınlığımız, yaptığımız gerekli gereksiz kutlamalar, gösterme ihtiyacı, evlerimiz, okuduklarımız ve daha niceleri, örnekleri o kadar çok arttırabilirim ki. her yerdeler, her andalar. özellikle sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri yaşamaktan çok göstermeye odaklanır olduk. bazılarımız paylaşımlarla kafayı yedi, bazılarımız da gizlenme kaygısıyla. ya onlar gibi değilsem? ya hiçbir zaman olamazsam? ya da tamamen herkes gibiysem? 

zamanla içimizdeki beni ya öldürdük ya bastırdık. ne kadar çemberin dışında kalmaya çalışsak da onların normalini benimsedik. onlar kim mi? hepimiziz aslında. içten içe özgün kalmaya çalışanı bile ayıpladık. sadeleşeni, tüketimden ve bunları göstermeden kaçanları garipsedik. özel hissetme ihtiyacımız daha doğrusu bunu insanlara kanıtlama ihtiyacımız o kadar arttı ki, farklı farklı bahanelerle dört bir yanımızı kaplamış gösteriş partileri yapmaya başladık. hatta doğmamış çocuklarımızı, minicik bebekleri, aile bireylerimizi, iş arkadaşlarımızı onaylarını almadan alet ettik. sanki ben buradayım demek için bunlara ihtiyacımız vardı ve birini bile yapmazsak yok oluyorduk. 

ben buradayım çığlığını bu dille paylaşmak ne kadar mantıklıydı? aldığımız dönüşler bizi ne kadar tatmin ediyordu? yoksa aslında yaptığımız herkese hayatımıza müdahale hakkı vermek miydi? hem de bunu açık bir otoriteyle yapanları ölesiye eleştirirken? 

yoklukla, açlıkla, şiddetle, işkenceyle, baskıyla, engellerle, yasaklarla, acıyla onlara ortak olarak mücadele edemeyiz. başı sonu belli bir oyunun içerisindeyiz. sadece bakarak görmeyi veya bir şeyleri değiştirmeyi beklemek aklımıza hakaret olur. elini taşın altına koymayan her parça geleceğe karşı sorumludur. 

çünkü,

"bütün olmak parça olmaktır; gerçek yolculuk geri dönüştür." 

Ursula K. Legun                                  




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

22/10/2022

  Öyle bunaldım ki Neyin öznesi olmak istemiyorsam orada buluyorum kendimi Ne sanmıştım ki Her şey bir anda düzelecek mi Çok yalnız hissediy...